Prof. Dr. Oytun Erbaş, Beyaz TV’de katıldığı yayında kendisinin üniversitedeki işinden Fatih Altaylı’nın kovdurduğunu tez etmişti.
Gazeteci Fatih Altaylı, bugünkü köşe yazısında “işten kovdurdu” tezinin gerçek olmadığını söyleyerek “Bu yüzden toplumsal medyada bana edilen teşekkür ve tebrikleri ne yazık ki kabul edemeyeceğim.” tabirlerini kullandı.
Yaptığı açıklamalarda gündeme gelen Oytun Erbaş’ın son savı Fatih Altaylı hakkında olmuştu.
Gazeteci Fatih Altaylı, Oytun Erbaş’ın argümanını yalanladı.
Altaylı bugünkü köşe yazısında, Erbaş’ın tez ettiği üzere üniversitenin rektörünü aramadığını, bunun da HTS kayıtlarıyla ortaya çıkacağını söyledi.
Oytun Erbaş’ın kovulduğundan haberi bile olmadığını söyleyen Altaylı, “Bu yüzden toplumsal medyada bana edilen teşekkür ve tebrikleri ne yazık ki kabul edemeyeceğim.” dedi.
Fatih Altaylı’nın Oytun Erbaş ile ilgili köşe yazısı 👇
Manasız problemlerle kamuoyunun gündeminde yer aldığım için özür dilemek istiyorum.
Dün birkaç kişi arayıp toplumsal medyada çok konuşulanlar ortasına girdiğimi söyledi.
Dün köşe yazım yoktu, emekli büyükelçi, Türk Keneşi Genel Sekreteri Halil Akıncı ile yaptığım program dışında bir yayın da yapmamıştım ki, gündemde olayım.
Sonra baktım ki, ortaya karışık konuların toplamı beni gündemin üst sıralarına taşımış. Konuşulan mevzulardan biri de, bir kelamda akademisyenin benimle ilgili zırvaları.
Oytun Erbaş’ın.
Uzunca bir müddettir gündeme gelebilmek için her yolu deneyen bu çocuk, bunun en kolay yolunun yandaş basına çıkıp bana sövmek olduğunu gördüğünden beri daima bunu yapıyor.
Açıkçası ciddiye aldığım falan da yok. Cevap bile vermiyorum.
Çünkü ruh halinin çok da sağlıklı olmadığının farkındayım.
Yıllar evvel birkaç sefer programıma konuk edip, sonrasında yaşadığı dönüşümü fark edince kendisinden uzak durma kararı aldım ve bunu da 3 yıl evvel yazdığım bir yazı ile açıkladım.
O da o gün bugündür bana saldırıyor.
Ancak işi giderek iftira ve meczupluk kisvesi ardına saklanamayacak bir yalancılık ve hatta paranoyaya çevirdi.
Bu kere de çıkıp benim kendisini çalıştığı üniversiteden kovdurduğumu ve bu yüzden milyonlarca dolarlık laboratuvarların çürüdüğünü söylemiş,İşim yok da, bir üniversite rektörünü arayıp “Bu adamı kovun” diyeceğim.Üniversitenin rektörünün de işi yok da ben dedim diye bir profesörü kovacak.Birincisi, hayatımda kimsenin işinden edilmesi için kimseyi aramışlığım yoktur.Ben eleştiririm, müellifim, kızarım lakin kimsenin işinden edilmesi için kimseyi aramam.
Bu ruh hali sıhhatsiz kişi için de kimseyi aramadım.
Adını andığı rektörü hayatımda bir defa olsun aramadım. HTS kayıtlarına bakıp bulabilirler. Bende numarası bile yok. Tanışıp tanışmadığımızı bile hatırlamıyorum.
Üniversiteden kovulduğundan bile haberim yoktu, bu yayını ile öğrendim.Acaba üniversite bu kişiyi, kendi çıkarıp yayınlayıp, kendisinin hakemlik yaptığı mecmua ile bilimsel sahtekarlık yaptığı, saçma sapan açıklamalarla bilim insanlığına gölge düşürdüğü, pandemi periyodunda “Türklere genetik olarak COVID tesir etmez” biçiminde abuk sabuk açıklamalar yaptığı, kendini ve doğal olarak ona iş veren üniversiteyi utanılacak hallere düşürdüğü için kovmuş olabilir mi!
Çünkü mevzunun benimle hiçbir alakası olmadığı üzere, kimseyi işten kovdurmaya ne niyetim oldu ne teşebbüsüm.
Ayrıca mesleksel ve siyasi durumum prestiji ile bu türlü bir gücüm de olmadığı aşikar.
Bu yüzden toplumsal medyada bana edilen teşekkür ve tebrikleri ne yazık ki kabul edemeyeceğim.
Konunun benimle alakası yok.
Ama bu yalancıyı dava edeceğimi söylemeliyim.
Artık haddini aştı.
