Hangi Ülkeler Zenginliğini Kaybediyor? Gerileyen Ekonomiler Listesi

Arjantin yıllar boyunca Latin Amerika’nın en dikkat çeken ekonomilerinden biriydi. Gerek kültürüyle gerek doğal kaynaklarıyla daima öne çıktı lakin iktisat kısmı bir türlü rayına oturmadı. Ülkede enflasyon o kadar yüksek ki, maaşlar cebine girmeden eriyip gidiyor. Doların karşısında kendi para ünitesi neredeyse nefes alamaz hale geldi. Sokakta beşerler, bir ay evvel aldıkları eserin bugün iki katı fiyatına satılmasına alışmak zorunda kaldı. Ekonomik krizler artık Arjantin’in gündelik hayatının bir modülü haline gelmiş durumda.

Türkiye’nin öyküsü son yıllarda epey dikkat alımlı. 2000’lerin başında süratli büyüyen, altyapısını güçlendiren ve yabancı yatırımcıların gözdesi olan Türkiye, son birkaç yılda önemli ekonomik problemlerle karşı karşıya kaldı. Dolar ve euro yükseldikçe TL’nin alım gücü düştü, market alışverişleri bile beşerler için lüks hale geldi. Bilhassa besin, kira ve güç fiyatları konusunda yaşanan artışlar, halkın günlük hayatını epeyce zorlaştırıyor.

Lübnan bir vakitler “Ortadoğu’nun Paris’i” olarak anılıyordu. Artık ise sokakları karanlık, iktisadı çökmüş durumda. Bankalar halkın parasını veremiyor, elektrik günde yalnızca birkaç saat geliyor, marketlerdeki raflar boş kalabiliyor. Beşerler temel gereksinimlerini karşılamak için bile zorlanıyor. Bu ekonomik düşüş yalnızca sayılarda değil, günlük hayatta da çok net hissediliyor. Ülkenin potansiyeli var ancak yönetimsel krizler ve dış baskılar bu potansiyelin önünde koca birer mahzur.

Venezuela’nın elinde dev üzere petrol rezervleri var fakat ne yazık ki bu zenginlik halkın refahına dönüşemedi. Zira yanlış ekonomik siyasetler ve siyasi istikrarsızlık ülkeyi felç etti. Enflasyon, o denli bu türlü değil… Paran varsa da bir şey alamıyorsun zira raflar bomboş. Bir devir dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olabilecek kapasitedeyken, şu an temel besine ulaşmak bile lüks sayılıyor. Beşerler komşu ülkelere göç etmek zorunda kalıyor, zira ülke içinde yaşamak artık dayanılmaz hale gelmiş durumda.

Rusya iktisadı, bilhassa güç ihracatı sayesinde uzun yıllar güçlü kaldı. Ancak Ukrayna ile başlayan savaş ve sonrasında gelen yaptırımlar ülkenin iktisadını önemli halde sarstı. Ruble kıymet kaybetti, ithalat zorlaştı, teknolojiye erişim kısıtlandı. Büyük markalar ülkeden çekildi, birçok yabancı yatırımcı da Rusya ile bağlarını kopardı. Savaşın ekonomik bedeli vakitle daha da ağırlaşıyor ve bu da halkın ömür kalitesini düşürüyor.

Yunanistan’ın yıllardır süren ekonomik krizi artık kronik bir hâl aldı diyebiliriz. Avrupa Birliği’nin yardım paketleriyle ayakta kalmaya çalışsalar da, halk hâlâ işsizlik ve düşük maaşlarla uğraş ediyor. Bilhassa genç nüfus diğer ülkelere göç etmeyi tercih ediyor zira kendi ülkelerinde gereğince iş imkânı bulamıyorlar. Turizmle nefes alıyorlar tahminen fakat bu tek başına kâfi değil. Devletin borçları ödeniyor lakin halk üzerindeki baskı hâlâ çok büyük.

İran üzere doğal kaynaklara sahip bir ülkenin bu kadar ekonomik problem yaşaması, büsbütün dış ambargolar ve iç siyasi meselelerin bir sonucu. Para ünitesi daima paha kaybediyor, ithalat değerli hale geliyor ve halk için hayat gittikçe daha da zorlaşıyor. Gençler iş bulamıyor, yurt dışına çıkmak istiyorlar lakin bu da pek mümkün değil.

Pakistan, nüfus ve stratejik pozisyon açısından çok kıymetli bir ülke olsa da ekonomik manada daima bir kriz eşiğinde dolaşıyor. IMF ile yapılan muahedeler, döviz krizleri, enflasyon ve borç yükü derken halk her geçen gün daha fazla badire yaşıyor. Güç kesintileri, ulaşım sorunları, artırımlar derken halkın sabrı sınanıyor adeta. Genç nüfus çok fazla fakat iş alanı kâfi değil, bu da büyük bir toplumsal huzursuzluğa yol açıyor.

Moldova, 2025 yılına güç kriziyle girdi. Transdinyester bölgesinde gaz tedarikindeki problemler nedeniyle birçok sanayi tesisi üretimi durdurmak zorunda kaldı. Bu durum, binlerce kişinin işsiz kalmasına ve bölgedeki ekonomik faaliyetlerin önemli formda azalmasına yol açtı. İthalat ve ihracatta yaşanan düşüşler, Moldova iktisadını daha da zayıflattı ve hükümeti ekonomik acil durum ilan etmeye zorladı .

Almanya, Avrupa’nın en büyük iktisadı olmasına karşın, son yıllarda ekonomik sakinlikle karşı karşıya. Rusya’dan gelen ucuz güce olan bağımlılık, Ukrayna savaşı sonrası güç fiyatlarının artmasıyla büyük bir sorun haline geldi. Bu durum, bilhassa sanayi bölümünde üretim maliyetlerini artırdı ve birtakım büyük şirketlerin yurtdışına yatırım yapmasına neden oldu. Ayrıyeten, inşaat kesiminde siparişlerin azalması ve projelerin iptali üzere sıkıntılar da ekonomiyi olumsuz etkiliyor. Tüm bu gelişmeler, Almanya’nın ekonomik büyümesini yavaşlatıyor ve sakinlik riskini artırıyor .​